İnsan Olmanın Labirentinde Kişisel Gelişim
Hepimiz aynı labirentte kaybolmuş misali hissettiğimiz oluyor değil mi? Yönümüzü bulmak için işaretler arıyoruz duvarlara çarpıyoruz kimi zaman çıkış yolunu bulduğumuzu sanıp kendimizi yine ilk adım noktasında buluyoruz. İşte tam da bu noktada kişisel gelişim yolculuğu devreye giriyor. Kendimizi tanımak potansiyelimizi keşfetmek ve hayatın bize sunduğu bu labirentte daha farkında adımlar atmak için bir yol haritası misali...
Kendi Everest'inize Tırmanın Amaç Belirleme
Hatırlıyorum da çocukken çizgi filmlerdeki dağcıları izler zirveye ulaştıklarında hissettikleri o tarifsiz sevinci hayal ederdim. Şimdi ise anlıyorum ki hepimizin tırmanması gereken bir dağı var Hayallerimiz hedeflerimiz... Peki bu dağa nasıl tırmanacağız? Öncelikle nereye tırmanmak istediğimize karar vermeliyiz. Gerçekten bizi heyecanlandıran tutkuyla bağlandığımız hedefler belirlemeliyiz. Aksi takdirde yolun yarısında motivasyonumuzu kaybedebilir hatta daha kötüsü yanlış dağa tırmanıyor olduğumuzu fark edebiliriz.
Bir keresinde fotoğrafçılığa merak salmış ve kendimi uzman bir fotoğrafçı olma hayalleri kurarken bulmuştum. Hatta pahalı bir fotoğraf makinesi bile almıştım. Fakat zamanla anladım ki benim asıl tutkum fotoğraf çekmek değil insanların hikayelerini dinlemek ve bu hikayeleri yazıya dökmek. Şimdi bir yazar olarak kendi Everest'ime tırmanıyorum ve her adımda büyük bir keyif alıyorum.
Dönüşümün Tohumları Öz Eleştiri ve Gelişim
Kendimizi bir bahçeye benzetelim. Bu bahçede rengarenk çiçekler yemyeşil çimler göz alıcı ağaçlar olsun. Halbuki her bahçede olduğu misali bizim bahçemizde de zaman zaman yabani otlar çıkabilir zararlı böcekler türeyebilir. İşte öz eleştiri bu noktada devreye giriyor ve tıpkı bahçıvanın bahçesini temizlemesi misali bizi olumsuz düşüncelerden kötü alışkanlıklardan arındırmamıza muavin oluyor.
Geçmişte eleştirilere karşı aşırı hassas bir yapıya sahiptim. Herhangi bir eleştiri aldığımda kendimi günlerce mutsuz hissedebiliyordum. Halbuki bir arkadaşım bana öz eleştirinin önemini anlattı. Artık eleştirileri bir tehdit olarak değil gelişime yönelik fırsatlar olarak görüyorum. Elbette bu kolay bir aşama değil ama kendimizi tanıdıkça ve kabullendikçe öz eleştiri yapmamız da kolaylaşıyor.
İlişkilerin Ritmi Empati ve İletişim
Hayat bir orkestraya benziyor ve bizler de bu orkestradaki enstrümanlarız. Her birimizin kendine kendine özel bir sesi bir tınısı var. Kimi zaman ahenkle dans ediyor kimi zaman ise birbirimize uyum sağlamakta zorlanıyoruz. Halbuki unutmamalıyız ki en güzel melodiler değişik seslerin bir araya gelmesiyle oluşur. Empati ve etkileşim ise bu ahengin sağlanmasında kilit rol oynuyor.
Birbirimizin bakış açılarından dünyayı görmeye çalıştığımızda duygularını anlamaya gayret ettiğimizde daha sağlam köprüler kurabiliyoruz. Tıpkı usta bir orkestra şefi misali etkileşim becerilerimizi geliştirerek hem kendi iç sesimizi daha iyi duyabilir hem de etrafımızdaki insanlarla daha mütenasip bir şekilde yaşayabiliriz.
```
