Kentsel Tasarımın Geleceği
Şehirler... İnsanlığın nabzının attığı kalbinin çabuk çarptığı dev organizmalar. Geçmişin izlerini taşıyan sokaklar geleceğin hayallerini kurduğumuz gökdelenlere uzanıyor. Peki ya bu çabuk değişimin ortasında kentsel dizayn nasıl bir rota çiziyor?
Düşünsenize çocukluğunuzun o dar sokaklarında kayboluyorsunuz. Taş evlerin arasında koşturduğunuz oyunlar oynadığınız o mahalle... Şimdi ise beton yığınlarının arasında nefes almaya çalışıyoruz. İşte tam da bu noktada kentsel tasarımın geleceği üzerine kafa yormamız gerekiyor.
Teknolojinin Şehir Üzerindeki Etkisi
Teknoloji hayatımızın her alanına nüfuz ettiği misali şehirleri de derinden etkiliyor. Akıllı şehirler konsepti artık bir ütopya değil gerçekleşmekte olan bir gelecek. Sensörler veriler algoritmalar... Evet hepsi kulağa biraz soğuk ve mekanik geliyor değil mi? Ama bir düşünün Trafik ışıklarının yoğunluğa göre otomatik ayarlanması akıllı çöp kutularının doluluk oranını bildirmesi hatta park yeri bulmanın çocuk oyuncağı haline gelmesi...
Geçenlerde bir forumda bir şehir planlamacısının "Veri geleceğin petrolüdür" dediğini okumuştum. O an bu benzetmenin ne kadar yerinde olduğunu fark ettim. Tıpkı petrol misali veriler de doğru kullanıldığında şehirlerimizi daha yaşanabilir hale getirebilir.
Sürdürülebilirlik ve Yeşil Alanlar
Şehirlerimiz eşzamanlı olarak çevresel sorunların da merkezinde yer alıyor. Hava kirliliği su kaynaklarının tükenmesi ısı adası etkisi... Sürdürülebilirlik kavramı artık bir tercih değil bir zorunluluk haline geldi.
Geçenlerde bir arkadaşımın evinin çatısında yaptığı küçük bir yeşil alanı ziyaret ettim. Domatesler biberler çeşit çeşit yeşillik... Şehrin ortasında bir vaha gibiydi. O an anladım ki doğayı şehirden koparmak yerine onu şehre entegre etmeliyiz.
Sosyal Yaşam ve Toplumsal Karşılıklı destek
Şehirler sadece ve sadece binalardan ibaret değil elbette. Şehrin ruhunu oluşturan şey insanlarının bir arada yaşama kültürü sosyal bağları ve toplumsal etkileşimidir. Ne yazık ki günümüzde modern şehirler insanları birbirinden izole eden yalnızlaştıran bir yapıya bürünüyor.
Hatırlıyorum da çocukken mahalledeki herkes birbirini tanırdı. Sokakta oyun oynarken komşumuzun kapısı her zaman bize açıktı. Halbuki şimdi apartmanlarda yaşayan insanlar birbirlerinin adını bile bilmiyor.
Kentsel Tasarımın Geleceğinde İnsan Odaklı Yaklaşım
Geleceğin şehirlerini tasarlarken insanı merkeze almamız gerekiyor. Teknolojiyi sadece ve sadece bir araç olarak kullanmalı doğayla mütenasip sosyal etkileşimi destekleyen mekanlar yaratmalıyız.
Unutmayalım şehirler bizim için var biz şehirler için değil.
```